Pilonidal Sinüs Hastalığı ve Tedavisi

Genellikle  15-35 yaş gurubunda erkeklerde daha sık görülen önemli bir sağlık sorunudur. Kişisel konforu olumsuz etkiler, tekrarlama eğilimi gösterir ve yetersiz tedavi uygulandığında kontrolü çok güç klinik zorluklar oluşturabilir.

Oluşum sebepleriyle ilgili pek çok teori ileri sürülmekle birlikte en çok kabul gören ; Kıl köklerinde ,folikül adı verilen bölgenin enfekte olması ve enfeksiyonun daha derin dokulara yayılarak sinüs adı verilen kronik, akıntılı ,içlerinde kıl yumakları tespit edilen cilt altı tünelleri haline gelmesidir. Bu duruma sebep olan kişisel yatkınlıklar ; Aşırı kıl olması, çok sert kıl yapısı, beraberinde yetersiz, bilinçsiz hijyenik durumlardan bahsedilebilinir. Sırt bölgesinden dökülen uzun ve sert kılların hastalık bölgesinde toplanarak bir araya gelmeleri ve böylece sağlam deri üzerine hırpalayıcı etkilerini arttırarak ciltte ülserler meydana getirmeleri önemli bir tespittir.

Hastalığı temel olarak orta hatta bir yada ufak birkaç ağızdan oluşan basit hastalık ve orta hattın dışında , yanlarda akıntılı fistülleşmiş ağızlar oluşturmuş komplike hastalık olarak sınıflamak tedaviyi de anlamak adına doğru bir yaklaşımdır. Her iki durumda da hastalık sıklıkla kuyruk sokumunda başlar , ilk bulgular ağrı, kızarıklık ve şişliktir. Zamanla akıntı ve apse gelişimine bağlı bulgular eklenir. Ciltaltı yağ dokusunun fazla olduğu kilolu hastalarda muayene bulguları optimal koşullarda olmadığı için hastalık ciltaltı planda ilerlemiş ve ileri aşamalara ulaşmış dönemde tespit edilebilinir.

PİLONİDAL SİNÜS TEDAVİSİ ;  Apse gelişen hastalarda apse drenajı ,yani iltihaplı içeriğin boşaltılmasından ve apse alanının dren ile takibinden ibarettir. Bu durumda kalıcı ameliyat sıklıkla yapılmaz. Tartışmalı olan ve esas dikkat edilmesi gereken kalıcı iyileşmeyi sağlayan (definitiv) operasyon şeklinin seçimi ve uygulamasıdır. Pilonidal  sinüs tedavisinde güncel yaklaşım ileri düzeyde komplike olmayan ,  çok büyük

lezyonlar dışında  (Bu  tür vakaların %70-80 i ) daha küçük müdahaleler le hastalığı kalıcı olarak iyileştirmektir. Nüks , yani hastalığın tekrar etmesi mücadelesi zor olagelmiştir. Doku kaydırarak yapılan flap operasyonları dahil %20  lere ulaşan nüks sonuçları bildirilmektedir. Hangi teknik ile kesin sonuç alınacağı ameliyat sırasında elde edilen bulguların cerrahın deneyimi de eklenerek yapılan özenli   uygulamalarla belirlenir.  Dolayısı ile hastalar operasyon öncesi iyi değerlendirilip çok özenle opere edilmelilerdir  ve nüks olasılığını azaltmaya çalışmak gereklidir. Kişisel serimde oldukça az nüks ile uyguladığım romboid flap ameliyatı ise çok sayıda sinüs ağzı bulunan ,fistül gelişmiş ileri dönem komplike hastalık hallerinde seçilmesi gereken bir diğer önemli metoddur. Kaydırma flapi, primer parsiyel kapama, eksizyon ve açık bırakma, Karydakis operasyonu hastaya göre seçilebilecek diğer ameliyat tipleridir.

Pilonidal  unroofing lokal anestezi ile uygulanan, nüks açısından diğer operasyon tekniklerinde daha iyi sonuçlar veren güncel ve etkili bir metod dur . En önemli avantajı  lokal anestezi ile yapılabilir olması  genel yada spinal anestezi alma zorunluluğu olmaması ve bu durumların risklerinden uzak durulmasıdır. Poliklinik koşullarında uygulanır, hatsa ve doktor sürekli iletişim durumundadır, uygulama 15,20 dk da sonuçlanır, bir gün kadar iş kaybı oluşur, kişisel fonksiyonların hiç birinde kısıtlama olmaz. Yapılan cerrahi işlem; Pilonidal sinüs lezyonlarını  tespit edip bu kanalların üst duvrlarını açıp ,içlerindeki kıl ve granulasyon dokularını kürete edrek iyileşmeye aday temiz ,dış ortamla ilişkili dokular haline getirmektir. Bu operasyon sonrası doku alttan dolarak  iyileşir. Bu sebepten iyileşme görece uzun sürebilir. En önemli ayrıntı ise operesyonu yapan cerrahın iyileşme tamamlanana kadar periyodik olarak  ve titizlikle hastayı takip etme  gerekliliğidir. Pansumanların kişisel bakımın özenle yerine getirilmesi takip edilir, gerekli durumlarda operasyon sonrası bölgeye kalıcı epilasyon işlemi uygulanmalıdır.

Benzer makaleler